Yaratıcı Yazarlık: Hayal Gücüyle Yazmak

Hayal gücünün sırrını keşfedin ve daha iyi yazmaya başlayın!

Kurmaca, yazarın hayal gücünden okurun hayal gücüne doğru yapılan bir yolculuktur. Fakat yolculuğun başarılı bir şekilde tamamlanması için yazan kişinin atması gereken adımlar vardır. Yazma bilgi ve becerisini geliştirmek için çalışmayan bir insanın yıllardır tasarladığı o harika roman ya da öykü fikrini hayata geçirememesinden doğal ne olabilir? Belki çok okumuştur, çok araştırmıştır hatta ona göre yazmak için her şey hazırdır. Ama “Kitap yazıyorum” düşüncesiyle başlayan roman ya da kısa öykü yazma girişimleri çoğu zaman yarım kalır veya ortaya çalakalem yazılmış bir metin çıkar. Çünkü bunlar yazma becerisini geliştirmeden, hazırlıksız yapılan girişimlerdir. Üstelik yazma becerisi tek başına yeterli değildir. Yazmak istiyorsanız sahip olduğunuz birikimi hayal gücünüz aracılığıyla kurmacaya nasıl dönüştürebileceğinizi öğrenmeniz ve hayal gücünüzü bu doğrultuda eğitmeniz gerekir.

Yaratıcı Yazarlık: Hayal Gücüyle Yazmak ile hayal gücünüzü kurmaca yazma sürecinde pratik olarak nasıl kullanabileceğinizi öğreneceksiniz. Aynı zamanda kitapta yer alan 30 yazma çalışması ile öğrendiklerinizi hemen uygulama fırsatı bulacaksınız ve yazdıkça hem kurma hem de yazma becerinizi geliştireceksiniz.

Müge Arbak kendi yazma yolculuğu ile kurucusu olduğu Farkındalık Yazarlığı Atölyesinde yıllardır devam eden yazar eğitmenliği deneyimlerini sentezleyerek yaratıcı yazma sürecinde çok önemli olduğu halde genelde üzerinde durulmayan hayal gücü kavramını avuçlarımızın içine bırakıyor, somutlaştırıyor ve şekillendiriyor. Yaratıcı Yazarlık: Hayal Gücüyle Yazmak sadece yazmaya yeni başlayanlar için değil, kurmaca yazmak isteyen her seviyeden yazar adayının yararlanabileceği uygulama odaklı bir eser olarak karşımıza çıkıyor.

Yaratıcı Yazarlık: Yazma Hayalini Gerçekleştirmek

Yazma arzusuyla hangi yaşta, hangi koşullar altında karşılaşacağınızı bilemezsiniz. Duygusal olarak yaralandığınız bir anda, okuduğunuz bir cümlenin size verdiği heyecanla, âşık olduğunuzda ya da bambaşka bir zamanda saklandığı yerden çıkıp gelebilir hayatınıza. Belki fısıldayan zayıf bir ses, belki güçlü bir ilham şeklinde belirir. Kim olduğunuzla değil, ne yapmak istediğinizle ilgilenir. Ancak yazma arzusu hissetmek, yazma yolculuğunda ilerlemek ve sonuç almak için yeterli değildir. Elinizdeki kitap, yazan ve yazmak isteyen kişilere bu doğrultuda rehberlik etmek amacıyla hazırlanmıştır.

Bu kitap sayesinde yazma becerilerinizi geliştirecek ve yaratıcılığınızı harekete geçireceksiniz. 30 yazma uygulaması ile en az 14750 kelime kullanarak yazacaksınız. Aynı zamanda yazma yolculuğunda sonuç almanızı sağlayacak çalışma metodunu öğreneceksiniz. Yaratıcı yazarlık ve yazmayla ilgili sıkça sorulan sorulardan yola çıkarak hazırlanan temel bilgileri keşfedeceksiniz.

Şimdi bir karar vermelisiniz. Yazmanın hayalini mi seviyorsunuz yoksa gerçekten yazmak mı istiyorsunuz?

Anlat Dedi Hayat

Sofra hazırdı. Kocası gelmek üzereydi. Antredeki aynada kırmızı rujunu sürdü. Saçlarını düzeltti. “Boşanmakmış!” dedi kendi kendine. Kim sokuyordu bu fikirleri oğlunun aklına merak etti. Sonra gençliğine, tecrübesizliğine yordu sözcüklerini.
Bugünlere kolay mı gelmişlerdi; evliliklerinin üstüne çöken nice bulutlar geçip gitmiş, nice badireler atlatmışlardı…

Bazı hikâyeleri kendinize saklamak istersiniz.
Anlat Dedi Hayat’ta Müge Arbak hayatın ona fısıldadığı bu hikayeleri keyifli, akıcı bir dille ve alabildiğine yaratıcı bir kurguyla anlatıyor. Nakış gibi ince ince işlediği sahnelerde ilişkileri, değişenleri, değişemeyenleri, umutları, geçmişte sıkışanları, geleceğe doğru hareket edenleri ve daha nicelerini kendine has üslubuyla, ustalıkla ele alıyor.

Anlat Dedi Hayat, fırından çıkan sıcak bir poğaçanın yanında bir bardak soğuk üzüm hoşafını ağız tadıyla içmek gibi. Aynı renkmiş gibi görünen, oysa sıra dışı bir gün misali üçe beşe bakmadan yaşanan pek çok hayatın temsili… “Paylaşmak güzel şey” fikrinden hareketle, defterler dolusu yazılmış öyküler arasından seçildi her biri. Bazen yüzünüze kocaman bir gülümseme yayılırken bazen de “Ev gibisi yok.” diye düşünürken bulacaksınız kendinizi. Zaman zaman çıkmaz sokaklarda kovalayacaksınız delik deşik bir geçmişi. Siz karar vereceksiniz “Deli mi ne?” diyenler mi kabahatli yoksa dedirtenler mi… Yaşananlar sadece kader kısmet meselesi mi yoksa Basri Bey yaşadıklarını hak etti mi, doğru olan neydi? Sinsi dünür kendi kazdığı kuyuya düşmeli miydi? Kesin olan bir şey var ki, asla bir yabancı gibi hissetmeyeceksiniz kendinizi. Artık hazırsınız okumaya hayatın içinde görüp de anlatamadığınız o hikâyeleri.